Vakfe” kelimesi, Arapçada “durmak”, “beklemek” gibi çeşitli anlamlara gelmektedir. Hac ibadetinde önemli bir yere sahip olan Arafat Vakfesi, belirli bir zaman diliminde Arafat bölgesinde ihramlı olarak durmayı ifade eder. Arafat Vakfesi, haccın en önemli rüknü olarak kabul edilir. Nitekim Peygamber Efendimiz, “Hac Arafat’tır” buyurmuş ve Arafat Vakfesi’nin haccın en kritik aşaması olduğunu vurgulamıştır. Hacı adayları, Arafat’ta belirlenen sürede vakfelerini gerçekleştirmezlerse o yıl haccı tamamlamış sayılmakta ve haclarını gelecek senelerde kaza etmeleri gerekmektedir.
Arafat Kelimesinin Tarihi ve Etimolojik Kökeni
Arafat, Mekke’nin yaklaşık 25 kilometre güneydoğusunda yer alan geniş bir alanın adıdır. Etimolojik olarak “Arafat” kelimesi, “bilme”, “anlama”, “tanıma” ve “güzel koku” gibi anlamlara gelen bir kökten türemiştir. Arafat adının kökeni hakkında çeşitli rivayetler bulunmakta olup bunlardan ilki, Hz. Âdem ile Hz. Havva’nın cennetten dünyaya indirildikten sonra bu yerde buluşup tanışmalarıdır. Diğer bir rivayet ise, Cebrâil’in Hz. İbrâhim’e haccın nasıl yapılacağını öğretirken Arafat’a geldiklerinde ona, “Arefte?” (anladın mı, tanıdın mı?) diye sorması üzerine, onun “Areftü” (anladım, tanıdım) demesinden dolayı buraya Arafat veya Arefe denildiği yönündedir. Ayrıca, dünyanın her yerinden gelen hacıların bu yerde bir araya gelip birbirleriyle tanışmaları veya günahlarını itiraf ederek Allah’tan af dilemeleri, günahlarından arındıktan sonra Allah katında güzel bir kokuya sahip olmaları nedeniyle bu adın verildiği de ileri sürülen görüşler arasındadır.
Arafat Vakfesinin Zamanı
Arafat Vakfesi toplumda Arefe günü diye bilinen Zilhicce ayının 9. günü, öğle vakti güneşin tepe noktasından batıya doğru kaymaya başladığı andan itibaren başlar ve bayramın birinci günü fecr-i sadık, yani sabahın ilk ışıklarına kadar devam eder. Bu süre içinde Arafat’ta herhangi bir şekilde (uykuda, baygın, ya da farkında olmadan) bir an bile bulunan kişi, Arafat Vakfesi’ni yerine getirmiş sayılmaktadır. Ancak vakfe esnasında abdestli bir şekilde dua ederek ayakta durmanın daha faziletli olduğu kabul edilmektedir.
Arafat Vakfesinin Yapılışı
Arefe günü hacılar, öğle ve ikindi namazlarını Arafat’ta cem-i takdim yoluyla birleştirerek kılarlar, ardından kıbleye dönerek telbiye, tekbir, tehlil ve salavat getirir; dua ve istiğfar ederler. Özellikle herkesin içinden geldiği gibi dua etmesi esastır, ancak isteyenler Arafat Vakfesi için özel olarak hazırlanan duaları okuyabilirler. Güneş battıktan sonra da hacılar, Müzdelife de vakfe yapmak için yola çıkarlar.
Arafat Vakfesinin Önemi
Arafat Vakfesi, haccın en önemli rüknü olup bu vakfe yapılmadan hac ibadeti tamamlanmış sayılmaz. Allah Teâla “Arafat’tan ayrılıp (Müzdelife’ye) akın edince Meş’ar-i Haram’da Allah’ı anın” (Bakara 2/198) ve “Sonra insanların akın ettiği yerden (Arafat’tan) siz de akın edin” (Bakara 2/199) buyurarak Arafat Vakfesi’ne işaret etmektedir. Bu ayetler, Arafat Vakfesi’nin haccın ayrılmaz bir parçası olduğunu bizlere göstermektedir.
Arafat, aynı zamanda insanlık tarihinin başladığı, Hz. Âdem ile Hz. Havva’nın buluştuğu yer olarak da büyük bir manevi öneme sahiptir. Hz. Peygamber veda hutbesini de burada irad etmiştir. Bu nedenle, Arafat’ta bulunan her hacı, bu vakfeyi yaparken kendi iç yolculuğunu, hayatındaki konumunu, sorumluluklarını ve Allah’a olan bağlılığını yeniden değerlendirme fırsatı bulur.
Arafat Vakfesinin Rüknü ve Geçerlilik Şartları
Vakfenin üç şartı bulunmaktadır:
1- İhram: Vakfeye başlamadan önce hac için ihrama girilmiş olması gerekir.
2- Belirli Zaman: Arefe günü öğle vaktinden başlayıp, bayramın birinci günü sabah namazı vaktine kadar olan süre içerisinde vakfenin yapılması gerekmektedir.
3- Arafat Sınırları: Vakfenin, Arafat sınırları içinde yapılması şarttır.
Cebel-i Rahme (Rahmet Dağı)
Arafat’ın doğu tarafında yer alan Cebel-i Rahme, Hz. Peygamber Efendimizin Arafat Vakfesi’ni yaptığı yer olarak bilinmektedir. Rivayetlere göre, Hz. Âdem ile Hz. Havva, cennetten indirildikten sonra burada buluşmuşlardır. Cebel-i Rahme, Arafat düzlüğündeki tek tepeciktir ve burada vakfe yapmak, hacılar için önemli bir manevi değere sahiptir.
Sünnetler ve Arafat’ta Yapılması Gerekenler
Arafat Vakfesi’nin sünnetleri arasında, Arefe günü sabah güneş doğduktan sonra Mina’dan Arafat’a hareket etmek, zeval vaktinden önce Arafat bölgesinde bulunmak, vakfe için gusletmek, oruçlu olmamak, vakfe esnasında abdestli ve kıbleye yönelik bulunmak gibi davranışlar yer aldığı söylenebilir. Ayrıca, vakfeyi Cebel-i Rahme tepesinin yakınında yapmak; Kur’an tilaveti, telbiye, zikir, tehlîl, tekbir, tespih, dua ve istiğfar gibi ibadetleri sıkça yapmak da sünnettir.
Arafat Vakfesinin Hükmü
Arafat Vakfesi’nin haccın bir rüknü olduğu kitap, sünnet ve icma ile sabittir. Bu nedenle, Arafat’ta vakfe yapmadan hac yapılmış sayılmamaktadır. Hac ibadetinin eksiksiz yerine getirilmesi için Arafat’ta vakfe yapmak zorunludur ve bu süre içinde Arafat’ta bulunmayan kimseler haccı tamamlamamış olur ve yeniden hac yapmaları gerekmektedir.